Bir arkadaşımın vesilesiyle koşmaya ilk başladığım yarış olduğu için duygusal açıdan benim için önemli bir etkinlik. Fırsat buldukça her yıl katılmaya, neticesine göre de kendimi tartmaya çalışıyorum. Ağrı sızıya rağmen bu yıl da es geçmedim. Sene başında beklentim süreyi 1:28 civarına çekmekti ama önceki yazılardan tahmin edeceğiniz üzere evdeki hesap çarşıya uymadı. Hatta onuncu kilometre civarı koşuyu bırakmayı düşündüm. İte kaka anca 1:35:12 ile bitirebildim.

Genel olarak keyifli bir parkur olduğunu düşünmüyorum, hatta her seferinde çok sıkıcı buluyorum ama bu yıl organizasyon on üzerinden ondu diyebilirim. Sezar’ın hakkı Sezar’a…

Bunu neden belirtme ihtiyacı hissettim derseniz, samimi olumlu geribildirim sunma konusunda eleştiride olduğu kadar cömert değiliz. Koşu bitmiş soyunma çadırında ayaküstü sohbet ederken birkaç arkadaşın sırf eleştirmiş olmak için eleştirdiğini işitince söze karışma ihtiyacı hissettim. Tam olarak neyi beğenmediniz deyince tişörtün her yerine belediye amblemini basmasalarmış keşke diye mırıldandı. Aslında cevabı düşünürken şikayet edeceği bir konu olmadığını sadece pekişmiş önyargılı kodu tekrarladığını farketti. Çünkü tişört bile güzeldi, hem de geçen yılki bilindik markaya kıyasla daha kaliteliydi.

Bazen önyargılarımızın, siyasi düşüncelerimizin fazla esiri oluyoruz. Genel olarak belediyenin kaliteli denilebilecek organizasyonlar yapmadığı doğru, misal maraton tam facia ama bu yıl geribildirimleri doğru okumuş ve uygulamışlar. Başından sonuna koşuda hiçbir aksaklık ile karşılaşmadım.

Geçen yıldan farklı olumlu neler var derseniz?

  • Bilgilendirme, yönlendirme yerinde
  • Güvenlik kontrol noktaları daha iyi
  • Çanta teslimde, tuvaletlerde yığılma olmaması
  • Bez çanta
  • Tişört
  • Bitiren çantası gayet mütevazi ve yerinde
  • Tempo gruplarına göre başlanması
  • Gönüllülerin bilgili ve istekli olması, ambiyansa da yansımış

Olumsuz ne var derseniz?

  • Hala koşu kültürünü, sporun centilmenlik kısmını özümseyememiş duyarsız bir kesim var. Hem de yaşları öyle genç de değil, hani tecrübesizlik diyebileceğimiz deli-kanlılar gibi değiller… Başlangıç alanında ite kaka öne ilerleme çabası, arkadaşları ile deve güreşi yapar gibi şakalaşmalar
  • Alt geçit görünce böğürmeler
  • Aniden yol kesmeler

Önemli olduğunu düşündüğüm bir olumsuz geribildirim de koşu grupları adına katılan arkadaşlara yönelik; müzikle koşmayı seviyor olabilirsiniz, yer yer kümeler halinde müzik yayını yapılması ambiyansı olumlu etkiliyor ama elinizde cızırtılı hoparlörler ile koşarak sadece gürültü kirliliği yaratıyorsunuz. Eksik olmayın ama müzik ile koşmak isteyen zaten kulaklığını takıp koşuyor,hem de inanmazsınız kendi müzik zevkine göre. Bu gruplardan pateni ve hoparlörü ile eşlik eden arkadaştan koşunun ciddi bir kısmında fenalık geldi. Hemen arkamda boğuk bir müzik ile koşmak hiç mi hiç keyif vermiyor ve sağolsun inatla da ne geri ne ileri gitti. Keşke biraz diğerlerini ya da kendi koşu grubundaki arkadaşlarını motive etseydi. Benim desteğe ihtiyacım yok, arazide saatlerce kendi nefesimi dinleyerek koşmaya alışığım, hatta huzur veriyor.

Tamam koşu gruplarının bu coşkusu renk katıyor, cazibeyi arttırıyor ama lütfen tek taraflı da düşünmeyin. İstemediğiniz bir şeye maruz kalmak kadar sinir bozucu bir şey olamaz. Genelde bu tarz geribildirim sununca insanlar alınganlık gösteriyor ama bunu bir iletişim çabası gibi düşünün.

Velhasıl, sıkıcı bir parkura rağmen, havanın da hafif kapalı seyretmesi ile güzel bir organizasyon oldu. Emeği geçen herkese teşekkürler. Benzer bir çabayı İstanbul Maratonu’nda da görmeyi diliyorum.

Sevgiler, saygılar…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir